Kişilerin düşüncelerini sosyal medya araçları vasıtası ile açık, sınır ve kısıtlama olmaksınız ifade etmesi konusundaki rahatsızlıkların artması ile birlikte bu mecraların yola getirilmesi(!) zaruriyeti doğmuş durumda. Adli makamların kimlik tespit taleplerine olumlu yanıt vermeyen Amerika merkezli şirketler için kazan kaynamaya devam ediyor.
Sosyal medyada yapılan paylaşımların kim tarafından yapıldığının tespiti için ilgili siteden bilgi istenmesi gerekmekte. Bu aşamada sosyal medya kuruluşları kullanıcının IP bilgisi, adres ve kimlik bilgilerini Amerikan anayasası gereği; “Düşünce ve Düşünceyi Açıklama Hürriyeti” nedeniyle talep eden ülkelerin adli makamlarına vermemekte.
Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanı Binali Yıldırım gazetecilere yaptığı açıklamada “Eğer Türkiye’de faaliyet gösteriyorsanız Türk hukukuna dahil olmanız lazım. Bundan da kimseye zarar gelmez. Diyelim siz Türkiye’de dükkan açacaksınız ne yapmanız lazım gelip Türkiye kanunlarına göre şirket kurmanız lazım veya işbirliği yapacağınız firma veya kişi tayin etmeniz lazım. Vergi memuru, polis yahut bir başkası size müracaatta bulunduğunda bunu verecek Türkiye’de birini görmek istiyoruz. ABD’de 8 saat zaman farkı ile telefonla email ile derdimizi anlatamayız. Bu konuda Türkiye’de muhatap olması lazım. Bununla ilgili çalışma yapıyoruz.
Arkadaşlarımız gereken uyarıyı yaptılar. Ama, onlardan müsbet bir yaklaşım görmedik. Facebook ile uyumlu bir çalışma içerisinde bulunuyoruz. Türkiye’de de muhatapları var. Bu sürdürülebilir birşey değil” demesi üzerine acaba facebook kullanıcı bilgilerini Türk adli makamları ile paylaşıyor mu? sorusu gündeme gelmişti.
Facebook’un açıklaması:
“Facebook, protesto olaylarıyla bağlantılı olarak Türkiye’deki devlet otoriteleriyle herhangi bir kullanıcı bilgisi paylaşmamıştır.
Genel olarak, Türkiye’deki devlet otoritelerinden gelen bilgi talepleri; yaşamsal ya da çocukları tehdit eden bir konu içermediği müddetçe (ki bu kapsamdaki talepler, bize ulaşan taleplerin çok küçük bir kısmını oluşturmaktadır) kabul edilmemekte ve resmi yasal kanallara yönlendirilmektedir.
İnternet şirketlerinin Türkiye’deki asayiş otoriteleriyle daha sıklıkla kullanıcı bilgisi paylaşmasını gerektirebilecek yasal düzenleme önerileriyle ilgili endişelerimiz bulunmaktadır. Türkiye hükümetinin temsilcileriyle, bu hafta Silikon Vadisi’ne gerçekleştirecekleri ziyaret esnasında bir araya gelecegiz ve yasal düzenleme önerileriyle ilgili güçlü endişelerimizi kendilerine doğrudan da aktaracağız.”
Twitter açıklaması:
Twitter’ın Üst Yöneticisi (CEO) Dick Costolo, Gezi Parkı odaklı gelişmelerle ilgili olarak, Twitter’ın “kamusal bir şehir meydanı” olduğunu belirterek, platformun bu tür konulara yönelik bir bakış açısının bulunmadığını, olaylara yorum eklemediklerini söyledi.
Costolo, ABD’nin başkenti Washington’daki düşünce kuruluşlarından Brookings Enstitüsü’nde “Sosyal Medya Döneminde Şehir Meydanı” başlıklı konferansa katıldı.
Burada, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın “Twitter denilen bir bela var!” sözlerinin hatırlatılması üzerine Costolo, Erdoğan’ın yorumlarından haberdar olduğunu ifade etti.
Costolo, Türkiye’deki olayları gözlemlediklerini belirterek, şöyle konuştu:
“Açık kamusal bir platformun bulunmasının güzelliği, etrafınızdaki herkesin ne düşündüğünüzü görmesi ve duymasını sağlaması. Bu bir kamusal şehir meydanıdır. Biz, olaylara yorum eklemiyoruz, ‘şuna inanıyorsanız bizim platformumuzu kullanamazsınız’ demiyoruz. Siz bu platformu neye inandığınızı söylemek için kullanabilirsiniz. Türkiye’deki halkın yaptığı ve Türkiye’deki olaylar konusunda diğer yerlerdeki insanların yaptığı da bu. Platformu bunun için (ifade için) kullanıyorlar. Platformun kendisinin bu tür konulara yönelik bir bakış açısı yoktur, insanların kendi bakış açılarını belirtmek için kullandığı bir araçtır.”
Costolo, Twitter’ın siyasi konuşmalar, söylemler için de kullanıldığını sözlerine ekledi.